Batı rüzgârının getirdiği serinliği almak için iskelenin baş tarafına oturmuşum.
Neredeyse akşam oluyor.

Karşı tepeler Altın sarısı, Will Judy’ nin “Altın Pencereli Ev” hikâyesi geliyor aklıma.

Hayalimdeki tepeyi ve o renkleri çiziyorum.

“İyi ki buradayım. Tüm canlılarla barış içindeyim şu an.”
….
Güneşi takip ediyorum sabahtan bu yana.
Her zaman ki gibi gene batacağı yere doğru gidiyor göstere göstere,

Deniz kokusu üzerime siniyor, rüzgâr tenimi nemlendiriyor.
Çinolar hızla geçip suya dalıyorlar.
….
Deniz ıslak.
….
Gözlerimi kısıyor güneşi takip ediyorum.
kırmızıya boyadı maviyi,

doğadaki dinginliğe bakıyorum,
“Barış içindeyim şu an.”
.
Yaptığın iyiliklerinle baş başa,
insan olmaya geldik bu dünyaya
…
Alacakaranlık da geldi,
su sıkı sıkı sarmış beni,
biraz sonra da gece siyaha boyayacak her yeri,
…
Bir çivilemeyle atlayınca suya, kendimi gazoz şişesine atlamış gibi hissederim;
burnumdan hava kabarcıkları girer, her seferinde beklerim şekerli limon tadı fakat…
Gene tuz…
…
ayrılıyorum bu akşam da denizden.
Dostlar bekliyor bizi kucak açmış, Dostlar Sofrasına.
Güler yüz ve sevgiyle….